KIBRIS MESELESI

II.Dünya Savaşından Sonra Kıbrıs


Coğrafi açıdan Anadolu’nun tabii bir uzantısı,tarihi açıdansa yaklaşık beş yüz yıldır insanı, kültürü, eserleriyle Türk varlığının ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıs adası,coğrafi mevki olarak Doğu Akdeniz’in merkezi bir yerinde bulunmakta Doğu Akdeniz ile Orta Doğu’yu kontrol altından tutmaktadır.
Tarih boyunca Kıbrıs üzerinde cereyan eden hakimiyet mücadelelerinin neden ve sonuçları incelendiğinde bunun altında yatan Kıbrıs’ın jeostratejik önemidir.
Ada Osmanlı İmparatorluğunun elinde bulunduğu sürece Osmanlı bölgede nüfuzunu devam ettirebilmiş İngiltere de adaya yerleştikten sonra ancak Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’da söz sahibi olmuştur.
Kıbrıs coğrafi olarak Akdeniz’in üçüncü büyük adasıdır.Kıbrıs’a en yakın ülke 70 km. mesafe ile Türkiye’dir.Yüzölçümü 10.000 km² olan adanın bugün %35’i Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin,%60 ı Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin,%3 ü İngiltere’nin,%2 si de Birleşmiş Milletler Barış Gücünün bulunduğu ara bölge’ye aittir. KKTC ile GKRY arasındaki temas hattının uzunluğu 216 km²’ dir.

KIBRIS MESELESİNİN PARAMETRELERİ
Megalo İdea :
Kelime olarak "Büyük Fikir(Ülkü)" anlamına gelen Megalo İdea, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u alarak, Bizans İmparatorluğuna son verdiği günden beri yürürlükte olan bir ülküdür.
Bizans İmparatorluğunu bir Helen İmparatorluğu olarak kabul eden Yunan milliyetçileri, "Megalo İdea" adını verdikleri büyük ülküleri ile eskiden Bizans'a ait olan tüm toprakları yeniden elde ederek, "Konstantinopolis" diye adlandırdıkları İstanbul başkent olmak üzere, büyük Helen İmparatorluğunu yeniden kurmayı hayal etmektedirler

Enosis :

Enosis, Megalo İdea hedefi çerçevesinde Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanmasını, ilhak edilmesini ifade etmektedir. Kelime anlamı ile ilhak demek olan Enosis (yani adanın Yunanistan'a bağlanması) ilk Megali İdea haritasının çizildiği 1791 yılından beri gündemde olan bir konudur. Bir anlamda Kıbrıs sorununun da bu tarihten itibaren varolduğu söylenebilir. Yunanistan'ın Kıbrıs'ı talep etmesi ise 30 Aralık 1918 yılında gerçekleşti. 18 Ekim 1828 tarihinde İngiltere, Rusya ve Fransa'ya bir nota veren Yunanistan, resmen ilk kez Enosis fikrini ortaya atmış ve adanın kendisine bağlanmasını istemiştir.
Kıbrıs Rum Halkı
“Bir Kıbrıslı Rum kanı nedeniyle her şey olabilir, fakat Ortodoks olduğu için kendisini Yunanlı sayar.” Sözü her şeyi açıklamaktadır. Coğrafi açıdan Anadolu’nun tabii bir uzantısı,tarihi açıdan da yaklaşık beş yüz yıldır insanı,kültürü,eserleriyle Türk varlığının ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıs adası Yunanlıların dediği gibi bir tarihi ve kültürel açıdan Yunan kimliğini taşımamaktadır.
Kıbrıs Türk Halkı
Osmanlı İmparatorluğu’nun Kıbrıs’ı ele geçirmesinden sonra Anadolu’dan mecburi göç ,hareketiyle yerleştirilen Türkler 18.Yüzyılın sonlarında adada çoğunluğu oluşturmaktadır.1878 İngiliz egemenliği döneminden sonra bir çok defa göçe zorlanan Kıbrıslı Türklerin bir çoğu Lozan anlaşmasından sonra Türkiye’ye iltica etmiştir.Lozan’dan önce yarım milyonu bulan Türk nüfusu 1960 da 100.000 e düşmüştür.

JEOPOLİTİK TEORİLER AÇISINDAN KIBRIS

1) Kara Hakimiyet Teorisi: Dünya hakimiyetine doğru harekete geçen kuvvetin ilerleme mihverlerinin önemli bir kısmını kontrol eder. 93 Harbi sonrasında İngilizler’ in Rus tehlikesine karşı burayı üs edinmesinin nedeni budur.
2) Deniz Hakimiyet Teorisi: Türkiye’nin güney limanlarını tamamen diğer limanlarını kısmen kontrol eden Kıbrıs önemli bir bölgeyi kontrol altında tutmaktadır.Orta Doğu’ya hakim olmak emelinde olanlar için anahtar durumundadır.
3) Kenar Kuşak Teorisi: Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs bu teorinin ana damarlarını oluştururlar.
4) Hava Hakimiyet Teorisi: İdeal bir yerde bulunan batmayan bir uçak gemisidir.Bu teori olmadan diğerlerin tatbiki imkansızdır.

TARİHİ GELİŞİM İÇİNDE KIBRIS
Askeri ve ticari nedenlerle her zaman stratejik bir konumda bulunan Kıbrıs tarih boyunca bir çok devletin istilasına uğramıştır.Osmanlı İmparatorluğu 1571 yılında Kıbrıs’ı ele geçirmiş ve 1878 yılına kadar elinde tutmuştur.Kıbrıs’ın ele geçirilmesi Avrupa’da büyük yankı uyandırmış Papa’nın teşviki ile kurulan Haçlı Donanması İnebahtı’ da demirli bulunan Türk gemisini yakmış, bunun üzerine Sokulu “Siz bizim donanmamızı yakmakla sadece bizi tıraş etmiş oldunuz ancak biz Kıbrıs’ı almakla sizin kolunuzu kestik” sözü ile Kıbrıs’ın stratejik önemini çok güzel bir biçimde vurgulamıştır.

İNGİLİZ EGEMENLİĞİ DÖNEMİ (1878-1960)

 

1878 yılına geldiğimizde Süveyş ve Cebel-i Tarık boğazlarını kontrol altında tutan İngiltere’nin çıkarlarının Ruslarla çatışmasıyla Kıbrıs adasının önemi daha da artmış ve Osmanlı İmparatorluğu ile yaptığı anlaşma sonucu Kıbrıs’ı geçici bir üs olarak ele geçirmiştir.
I.Dünya savaşında Osmanlı İmparatorluğu ile karşı cephelerde savaşan İngiltere tek taraflı olarak adayı ilhak ettiğini duyurmuştur.Lozan anlaşmasıyla da bu durumu tescil ettirmiştir.II.Dünya savaşından sonra oluşan iki kutuplu dünya karşısında sömürgelerini bir bir kaybeden İngiltere, Yunanistan yanlısı politikalarla bu durumunu 1960’a kadar devam ettirmiştir.
II.Dünya savaşında Türkiye üzerindeki emellerini gerçekleştiremeyen Yunanistan Megalo İdea doğrultusunda Enosis’ e sınırsız destek vermiş ve bu uğurda çalışmalarını artırmıştır.
İlk kez 1954 yılında Kıbrıs konusunu BM gündemine getirmiştir.Enosis için gayretlerini gittikçe yoğunlaştıran Rum-Yunan ikilisi 1955 yılında Kıbrıslı Savaşçıların Ulusal Birliği (EOKA) adı altında bir terör örgütü kurarak Enosis’ i silahlı mücadele ile gerçekleştirme yoluna gitmişlerdir.Kıbrısdaki ki siyasi ortamın gerginleşmesi üzerine İngiltere Türk ve Yunan dışişleri bakanlarıyla bir görüşme yapmış ancak sonuçsuz kalmıştır.EOKA’ nın faaliyetlerinin giderek artması sonucu Türkler Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) adı altında bir örgütü 1958 yılında faaliyete geçirmişlerdir.İngiltere’nin bölgedeki önemini kaybettiği dönmede İngiltere Self-Determinasyona(bir halkın kendi geleceğini özgürce belirlemesi) ağırlık verirken Yunanistan bu planı yetersiz görmüş Türkiye’de ise taksim fikri ağırlık kazanmıştır.Taksim tezi İngiltere’ye paralel olarak yoğunlaştığı Türkiye’de “Ya Taksim,Ya Ölüm” sloganıyla konuya yaklaşmaya devam etmiştir.1957 yılında BM’ye self-determinasyon talebi ile başvuran Yunanistan burada istediği sonucu elde edememiştir.Enosis hareketiyle bir sonuç elde edemeyeceğini anlayan Yunanistan “Kıbrıs Cumhuriyeti” adı altında bağımsızlık fikrini ortaya atmışlardır.Bu yıllarda Kıbrıs’ın NATO açısından öneminin artması sonucu ABD devreye girmiştir.Türkiye,Yunanistan,İngiltere ve iki toplum liderleri arasında 1959 da Londra ve Zürih’ de üç temel anlaşma imzalanmıştır.Bunlar:
1)Kuruluş Anlaşması
• Kıbrıs devleti başkanlık rejiminde bir cumhuriyet olacak.
• Türkler yönetime %30 oranında katılacak.
• Cumhurbaşkanı Rum,yardımcısı Türk olacak.
• Türk ve Rum meclisleri kendileri ile ilgili kararlar alabilecekler.
• Resmi dil Rumca ve Türkçe olacak
• İngiltere’nin üslerdeki egemenliği sürecek.
• Kıbrıs Devleti başka Hiçbir devletle birleşmeyecek.
2)Garanti Anlaşması
Anayasal düzen ihlal edildiğinde Türkiye,Yunanistan,İngiltere birlikte müdahale edecek bu oluşmadığı takdirde garantör devletlerden her biri tek başına müdahale hakkına sahip olacak.
3)İttifak Anlaşması
Kıbrıs’ da kurulacak ortak karargaha Yunanistan 950,Türkiye 650 kişilik bir kuvvetle katılacak.
Böylece hukuki bakımdan Kıbrıs’ da tek bir Kıbrıs halkı ve çoğunluk idaresine dayanan bir self-determinasyon hakkı resmen reddedildi.

BAĞIMSIZ KIBRIS CUMHURİYETİ DÖNEMİ (1960-1963)

 

Bağımsızlığın Rumlar tarafından kabul edilmesindeki ana düşünce o günkü konjüktürde enosis’i gerçekleştiremeyeceklerini anlamalarıdır.Türkler açısından önemi ise bağımsızlık haklarının ve egemenlik haklarının tanınmasıdır.
Kıbrıs Cumhuriyeti dönemi boyunca Rumlar çeşitli gerekçelerle Türklerin elde ettiği hakları geri almak istediler.1963 yılında Anayasa’nın Türklere sağladığı eşitlik haklarının 13 maddesini değiştirmek istediler.Bu teklifin reddedilmesi üzerine tarihe Kanlı Noel olarak geçen Rum saldırılarına başladılar.yüzlerce Türkün şehit edilmesi,binlercesinin göç ettirilmek zorunda kalmasıyla sonuçlanan EOKA baskınları sonucu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 1964 yılında adaya barış gücü gönderilmesi kararı almışlardır.Ancak Barış Gücü hiçbir zaman Rum saldırılarının önüne geçememiştir. Kıbrıs Cumhuriyeti Rumlar tarafından yıkılmıştır.Böylece Rumlar Enosis hedefinden vazgeçmediklerini göstermiş oldular.

1963-1964 KIBRIS KRİZİ VE SONRASI

 

Rumların Kıbrıs Türklerine yönelik saldırılarının sürmesi üzerine 24 Aralık 1964'de Türkiye ,garantörlük anlaşması gereği Yunanistan ve İngiltere’yi harekete geçirerek Lefkoşe’de yoğunlaşan çarpışmaları durdurmak için araya girdi.Türkiye'nin bu kararına rağmen saldırılar durmamış, tam aksine, Kıbrıs'taki Yunan Alayı da saldırılara katılmıştır.Durumun iyice kötüleşmesi üzerine 25 Aralık 1963'de, Türk savaş uçakları Lefkoşe üzerinde alçak uçuşlar yapmıştır.Bir müdahaleden korkan Rumlar, İngiltere'nin arabuluculuğuyla ateşkesi kabul etmişlerdir.
27 Aralık günü bir İngiliz generalin komutasında üç garantör ülkenin askerleri "Barışı Koruma Kuvveti" adı altında göreve başlamışlardır. 30 Aralık günü de Adada görevli İngiliz general tarafından mevcut durum çerçevesinde "Yeşil Hat" çizilmiştir. Lefkoşe'nin Türk ve Rum kesimini ayıran ve Rum saldırılarının durdurulduğu yeri gösteren hat olan "Yeşil Hat" çizilmiştir.
24 Ocak 1964 de Londra’da düzenlenen konferansta Rumlar hala Enosis üzerinde fikirlerini beyan edince bir sonuç alınamadı.İngiltere garantör devlet olmasına rağmen meseleye bulaşmamaya özen göstermiştir.Hatta bu konferansta ABD’yi işin içine çekmek için adaya 10.000 kişilik bir NATO gücü gönderilmesini önermiştir.Krizin derinleşmesiyle BM Güvenlik Konseyi meseleye el koymuş ve aldığı kararla adaya Barış Gücü gönderilmesine karar vermiştir.Genel Sekreteri arabulucu tayin ederek taraflardan tansiyonu düşürmesini istemiştir.BM Barış Gücü’nün adaya gelmesine kadar süreçte Rumlar avantajlı durum elde etme amacında saldırılarını yoğunlaştırmıştır.Bunun üzerine Türk hükümeti TBMM’ den Kıbrıs’a müdahale yetkisi aldı.Bu gelişme üzerine BMBG acele teşkil edilerek adaya gönderildi. 4 Nisan’da Rumlar İttifak Anlaşmasını feshettiklerini açıkladı.Ayrıca ağır silahlar alarak,Rumları askere almaya başladı.Rumlar bir taraftan da Sovyet Rusya ile yakın münasebetler geliştirmeye başladı.Bütün bu yapılanlara Yunanistan Rumlara arka çıkarak Enosis idealinden hiçbir şekilde vazgeçmeyeceğini gösterdi.Bu gelişmeler karşısında Türkiye 7 Haziran’da müdahale kararını planladı.Ancak 5 Haziran’da gelen Johnson Mektubu olayı patlak verdi.ABD Türkiye’yi birkaç gün önce kararından caydırmaya çalışmış ancak Türk hükümeti buna yanaşmamıştı. ABD başkanı Johnson Başbakan İsmet İnönü’ye gönderdiği mektubunda ağır ve tehdit dolu ifadelere yer veriyordu.Johnson kısaca Kıbrıs’a müdahalede Türkiye’nin başı Sovyet Rusya ile derde girerse yardım etmeyeceğini söylüyordu.Ayrıca verdiği silahları da bu müdahalede kullanmamasını bu silahların sadece savunma amacıyla kullanabileceğini söylüyordu.Türkiye’yi çok şaşırtan bu mektup Türkiye ile ABD’nin 1947 Truman Doktrini ile başlayan cicim yıllarının geride kaldığını artık her şeyin farklı olacağını söylüyordu.Türkiye ise bu mektuba beklendiğinden daha yumuşak ifadelerle cevap verdi.
Arabuluculuk görüşmeleri ise 10 Temmuz 1964 de Cenevre’de başladı.Türkiye’ye yaklaşık %30 toprak veren Acheson planının müzakereleri devam ederken Rumlar tekrar bir katliam hareketine giriştiler.Adadaki BMBG de etkisiz kalınca Türk Hava Kuvvetlerine ait jet uçakları 8-9 Ağustosta Rum mevzilerini bombaladılar.Rum katliamları ancak böylece durdu.Bunun üzerine Rum Yönetimi hemen Sovyet Rusya,Mısır ve Suriye’den yardım istedi.Sovyet Rusya Türkiye’ye bir mektup göndererek yumuşak bir üslupla hareketi durdurmasını istedi.Türkiye 4 defa girişimde bulunduğu harekat kararlarında bu sefer gerçekleştirmiş ve bu devam eden süreçte Türkiye açısından olumlu sonuçlar doğurmuştur.
Bu harekat Kıbrıs konusunun ancak kuvvet kullanarak önlenebileceğini ortaya koydu.Türkiye baştan beri hep hukuksal yolları denemiş ancak Rumlar ve diğerleri bunu ısrarla reddetmişlerdir.Böylece Johnson’un mektubunda yer alan şekliyle silah gücünün ancak verenlerin çıkarları doğrultusunda kullanılıp kullanılmayacağı sorusunu gündeme getirmiş,Johnson mektubu Türkler’ e güçsüz kalmış güçlülüğün tradejisini doğurmuştur.Ayrıca bu harekat Atina’da heyecan ve panik havasına neden olmuştur.Yunanistan hiçbir zaman Türkiye ile savaşı göze alamayacağını ortaya koyarak barış dolu mesajlar vermiştir.
Yunanistan bu bombardımandan sonra Kıbrıs’a asker sevk etmeye başlamıştır.Bu arada BM Genel Sekreteri yeni teklifler ortaya koyarak tarafları anlaşmaya davet ediyordu.Ancak BMGS’ nin ortaya koyduğu ilkeler Türkiye’nin temel konularındaki üç temel anlaşmayla sağladığı haklardan çok uzaktı.Bu durum 1967 ye kadar böylece sürdü.Ancak adada ufak tefek sürtüşmeler devam etmekteydi.
Bu krizin Türk Dışişleri açısından en büyük sonucu Johnson Mektubu ile ABD den uzaklaşma ve Sovyet Rusya ile yapılan görüşmelerde Rusya’nın adada iki cemaatten söz etmesi ile Sovyet Rusya ile yakınlaşması olmuştur.Ayrıca askeri harekat da Türkiye’nin ciddiyetini ve gücünü ortaya koymuş oldu.

1967 KIBRIS KRİZİ

 

Yunanistan’da 1967 yılında gerçekleştirilen darbe sonunda yönetime gelen askerler Kıbrıs Meselesinin barışçı yollardan çözülmesi istediğini duyurdu.Ancak okunan hükümet programı bu söylemle taban tabana zıttı. Yunanistan Batı Trakya’daki soydaşlarımıza baskı yapmaya başladı.Böylece Yunanistan Türkiye’ye Batı Trakya kartına sahip olduğunu hissettiriyordu.Ayrıca Yunan Hükümeti,Türk Hükümetiyle yaptığı görüşmelerde Lozan’daki durumun devam etmesi gibi garip isteklerde bulunuyorlardı. 1968 yılında başlayan ve 1974 e kadar süren toplumlar arası görüşmeler Rumların inadı yüzünden bir sonuca ulaşamadı. Türkiye 1960 anayasasına dayalı hakları geliştirmeye ve federal bir yapı oluşturmaya çalışıyordu. Zaman içinde Türkiye üniter devlet içinde bölge muhtariyeti sistemini ileri sürdü. Muhtariyet: Adadaki İngiliz egemenliği devam edecek, egemenliğin simgesi Vali olacak, Vali'nin başkanlığında Türk ve Rumların nüfus oranlarına göre katıldıkları bir Danışma veya Yasama Meclisi olacaktı.Ancak Rumlar ENOSİS inadından vazgeçmediler.

20 TEMMUZ 1974 ASKERİ BARIŞ HAREKATI

 

 
Bugün 8 ziyaretçi (20 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol